Çin, bünyesinde yaşayan Müslümanlara yönelik baskı politikasını sürdürüyor. İslam dinini kendi kurallarına göre şekillendirmeye çalışan Çin, dinin en temel öğelerine savaş açmış durumda. Bu kapsamda Kur’an’ı Kerim ve Arap harfleri yasaklanırken, camilerin yapısında da değişikliğe gidiliyor.
The New York Times’ta “İslam’a baskı Çin genelinde yayılıyor” başlıklı bir makale yayınlandı. Gazetenin Pekin bürosunda görevli, diplomatik ve ulusal güvenlik muhabiri Steven Lee Myers imzasıyla yayınlanan makalede, Çin’in İslam’a karşı yürüttüğü “Çinlileştirme” politikaları yaygınlaştırdığı belirtildi.
İşte makaleden ayrıntılar:
Çin yönetimi, İslam inancının en temel açık öğelerini Müslüman nüfusun yoğunlukta olduğu bölgelerden çıkarmaya çalışıyor.
CAMİLER KUBBESİZ ve MİNARESİZ
Yetkililer, “Küçük Mekke” olarak bilinen bir şehir olan Linxia yakınlarındaki bir köyde bulunan caminin kubbe ve minarelerini yok etti.
ARAPÇA YASAK
Benzer yıkımlar, Çin’in en büyük Müslüman etnik azınlığı olan Huilerin anavatanı iç Moğolistan, Hwnan ve Ningxia’da da yapıldı. Güneydeki Yunnan eyaletinde üç cami kapatıldı. Pekin’den Ningxia’ya kadar halkın Arapça harf kullanımı yasaklandı.
Çin Komünist Partisi’nin Sincan (Doğu Türkistan) bölgesindeki Uygur Müslümanlarıyla başlayan sert baskı politikalarının farklı bölgelere yayıldığı görülüyor.
Atılan adımlarla Komünist Parti’nin önceliği ve ideolojisi yaşamın her kesimine zorla yerleştirmeye çalışılıyor.
Geçtiğimiz yıl, Ningxia’dan bir üst düzey parti yetkilisi, Sincan – (Doğu Türkistan) hükümetini, oradaki ziyareti sırasında övdü ve iki bölge arasındaki güvenlik konularında işbirliğini artırma sözü verdi.
ABD’nin Maryland Eyaletindeki Frostburg Üniversitesi’nde çalışan Hui Müslüman profesör Haiyun Ma, bu çatışmanın, inananları yabancılaştırdığını ve Çin’de İslam’a karşı uzun bir düşmanlık tarihinin devam ettiğini söyledi.
Yeni uygulamalar henüz Uygur Türklerine yapılanlar kadar vahşileşmedi fakat 10 milyondan fazla Hui Müslümanını endişelendirdi.
Yaşadığı Jinan kentinde An Ran mahlasını kullanan Hui Müslüman şair Cui Haoxin’e göre Sincan’daki Uygur toplumunu boğmakta olan baskı yöntemleri, şimdi tüm Çin’i ele alıyor. Cui Haoxin, “Bir gün bu model yalnızca Müslümanları hedef almayacak. Herkes bundan zarar görecek” diyor.
“İSLAM’I ÇİNLİLEŞTİRME”
İslam, Çin’de yüzyıllardır var olan bir din. Şu anda 1,4 milyarlık Çin’de 22-23 milyon ile Müslümanlar küçük bir azınlık. Uygur Müslümanlar yalnızca Sincan’da yaşıyor fakat Hui Müslümanları ülkenin farklı yerleşim bölgelerine dağılmış durumda.
PROJENİN ARKASINDAKİ İSİM ÇİN DEVLET BAŞKANI
Geçen yıl, Xi Jinping hükümeti, yereldeki yetkililere, İslam’ın laik hayata ve devletin işlevlerine müdahale etmesini engelleme emrini veren gizli bir yönerge yayınladı.
“Yeni durumda İslam’ı güçlendirmek ve geliştirmek” başlıklı yönerge, geçtiğimiz yılın nisan ayında Danıştay tarafından kamuya açıklanmıştı.
“ARAPLAŞTIRILMA” UYARISI
Yönerge, Çin’deki İslami yerlerin, tarzın, geleneklerin, adetlerin “Araplaştırılmasına” karşı uyarıda bulunuyor ve İslam’ın kutsal yerlerinin bulunduğu Suudi Arabistan etkisine ilişkin endişeler sıralıyor.
MAO’NUN KÜLTÜR DEVRİMİNDEN BERİ EN SERT KALKIŞMA
Şair Cui, Mao Zedong tarafından görevlendirilen Kırmızı Muhafızlar camileri yok ettiği Kültür Devrimi’nden bu yana İslam’a karşı en sert kampanyayla karşı karşıya olunduğunu söylüyor.
Yönerge, İslami finansal sistemin kullanılmasını yasaklıyor. Camileri, özel İslami örgütleri, dernekleri, anaokulları ve okul sonrası programlarını düzenlemeyi de engelliyor.
KUBBE ve MİNARELERE KARŞI HAREKET
Baskının en dikkat çeken kısmı, Arap dünyası ve Orta Asya dünyasının özellilerini taşıyan mimariye sahip olan camilere karşı girişilen savaş. Bu kapsamda kubbe ve minareler yok ediliyor.
ARAP HARFLERİNE YASAK
Ningxia’da, eyalet hükümeti Arapça metinlerin halka açık yerlerde -çoğunlukla tabelalar- kullanılması yasaklandı.
“HELAL” SERTİFİKASI
“Helal” tabelası da yasak gelen uygulamalardan biri. “Helal” mührü eğer kullanılacaksa Çince olması isteniyor.
Birçok ildeki yetkili makamlar, gıda, süt ürünleri ve buğday üreticileri ve restoranlar için helal sertifika dağıtımını durdurdu.
EZAN YASAK
Ningxia ve Gansu’da ezanın yasaklandığı da belirtiliyor. Oradaki tarihi camilerle birlikte, namaz vakitleri artık kulak tırmalayan bir korna sesiyle ilan ediliyor.
Ningxia’nın başkenti Yinchuan’daki bir imam, yetkililerin yakın zamanda ziyaret ettiklerini ve dini meselelerle ilgili hiçbir açıklama yapmaması için onu uyardıklarını söyledi.
Yetkililer camileri de hedef aldılar. Gansu’da, Linxia yakınlarındaki bir köy olan Gazhuang’daki inşaat işçileri, nisan ayında caminin üzerine inerek altın kubbesini kopardı. Bölgeye gazetecilerin ulaşmasına izin verilmedi.
Uzun süredir Hui topluluklarının bulunduğu güneydeki Yunnan eyaletinde, yetkililer geçen Aralık ayında, üç küçük köyde resmi izin alınmadan çalıştırılan camileri kapattı.
Çin’in bu köylerdeki merkezi camilere kızıl afişler astığı belirtildi.
BU BASKIYI DESTEKLEYEN HÜKÜMET TARAFTARI İSLAMOFOBİKLER VAR
Pekin’deki Minzu Üniversitesi’nde etnik çalışmalar profesörü olan Xiong Kunxin, hükümetin son hareketlerini savundu. Çin’in son 40 yıldaki geniş kapsamlı ekonomik değişikliklerine, dini uygulamalardaki kısıtlamaların gevşetilmesi eşlik ettiğini, ancak gevşekliğin çok ileri gittiğini söyledi.
İslam’ın yaygınlığı kapsamında camilerin çoğaldığını ve “helal” uygulamaların kamusal hayata yayıldığını ve bunun nüfusun çoğunluğunun kültürel değerleri ile çeliştiğini belirtti.
Resmi istatistiklere göre Çin’de 35 bin cami 33 bin 500 Budist tapınağı var. Fakat camilere yönelik son zamanlarda yürütülen yıkım çalışmaları bu rakamı değiştiriyor.
“İNANÇ ORTADAN KALDIRILAMAZ”
Komünist Parti, bütün dinleti kontrol edebileceğini iddia ettiği gibi, bunu “dini örgütlerin politik güce müdahalesine fırsat vermemek” olarak da tanımlıyor. Partinin baskı politikaları geçmişte şiddetli tepkilere nedne olmuştu.
Mao’nun Kültür Devrimi sırasında, 1975’te Yunnan’daki en çok Hui Müslüman kasabası olan Shadian’da kasaba sakinleri camilerin kapatılmasını protesto etti. Çin Halk Kurtuluş Ordusu, kasabanın etrafını sardı. O gün bin 600’den fazla sivil öldürüldü.
Şu anda yaşanan baskı 1975’teki gibi bir tepki doğurmasa da huzursuzluğa sebep oldu. Ağustos 2018’de Ningxia’daki bir köy Weizhou’da, yetkililer yıkım işçilerini yeni inşa edilen bir camiye gönderdiklerinde protesto gösterileri düzenledi. Birkaç gün süren gergin bir gösteriden sonra, yerel yönetim yıkımı askıya alma ve planları gözden geçirme sözü verdi.
Neredeyse bir yıl sonra, polis memurları hala köye giden yolları kapatmakta ve Mayıs ayında ziyaret etmeye çalışan diplomatlar ve iki Times gazetecisi de dahil olmak üzere yabancıları uzaklaştırmaktadır.
Çin, din özgürlüğüne izin verdiğini iddia ediyor fakat bu felsefeye göre devlet her zaman her şeyden önce geliyor. Ningxia hükümeti, son dönemde İslam’a getirilen kısıtlamalara ilişkin sorulara, Çin’in de tıpkı diğer ülkeler gibi dinî uygulamalar konusunda kuralları olduğu şeklinde cevap veriyor.
Bina kodları gibi yasaları ihlal eden camilerin kapatılacağı, okulların ve üniversitelerin dini faaliyetlere izin vermeyeceği belirtiliyor.
“Arapça, yabancı bir dildir” diyen hükümet, kamuya açık tabelalara getirilen kısıtlamalar konusunda gelen tepkilere “uygulama, tabelaları genel halka uygun hale getirmek” şeklinde karşılık veriyor.
Bir röportajda, Frostburg Eyaleti bilginlerinden Bay Ma, mevcut liderliğin dini “devletin karşılaştığı en büyük düşman” olarak gördüğünü söyledi. Ma’ya göre “inanç ortadan kaldırılamaz.” TimeTürk