Çin parası ile Müslüman ülkeleri satın alıyor

Çin’in Doğu Türkistan’a yönelik kültürel soykırım girişimleri Müslüman ülkeleri harekete geçirmeye yetmedi. İslam dünyasının halini Almanların Die Zeit gazetesi özetledi: Müslüman başkentler Pekin’le imzaladıkları milyar dolarlık ticaret anlaşmaları karşılığında yüzyılın en büyük insanlık zulmüne gözünü kulağını kapattı.

Milyonlarca Müslüman Doğu Türkistanlıyı soduna sebeplerle toplama kamplarına dolduran Pekin’e karşı İslam dünyasının sessizliği hem Uygurları hem Avrupa’yı rahatsız ediyor. Yaşanan vahyete karşı seslerini çıkarmayan İslam dünyası artık Uygurlar için bir umut olmaktan uzak görünüyor.

Bu yorumlar Almanya’nın en etkili gazetelerinden Die Zeit’e ait. Gazetede yayımlanan bir makalede İslam dünyasının Uygur Türklerinin Çin tarafından maruz kaldığı mağduriyetlere sessiz kalması eleştirildi  Uluslararası Araştırmacı Gazeteciler Ağı’na (ICIJ) gönderilen belgelere göre ilk kez Çin’deki Müslüman azınlığın sistematik kötü muamelelere ve kolektif beyin yıkamaya maruz bırakıldığının resmen ıspatlandığı ifade edildi. 

Yaklaşık bir milyon Uygur Türkü’nün  maruz kaldığı bu kaderin İslam dünyasında bir etki yaratmadığı belirtilirken, Batı Şeria’nın ilhakı, Filistinlilerin İsrail tarafından baskı alında tutulması İslam dünyasında düzenli şikayet ve protestolara neden olurken, bir milyon Uygur Türkü’nün ortak acısının büyük bir sessizlikle karşılandığı ifade edildi. 

Yegane İslam ülkesi olarak Türkiye’nin bu yılın başında tepki gösterdiği ve Türkiye Dışişleri Bakanlığı’nın Çin’in yaptıkları “İnsanlığın büyük utancı“ olarak değerlendirdiği belirtilen yorumda Türkiye’nin toplama kamplarının kapatılmasını talep ettiği de hatırlatıldı. Öte yanda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Çin ziyareti esnasında yaptığı açıklamalarının da diğer ülkelere yaptığı eleştirilere kıyasla sakin olduğu ifade edildi. 

Yorumda Çin’in başladığı kampanyanın nedeninin Türk kökenli bu halkın Müslüman olmasından kaynaklandığı ve dinleri dolayısıyla Çin’in gözünde otomatik olarak terör şüphelisi oldukları yazıldı. Sadece İslam’dan vazgeçenler, Mandarin Çincesi öğrenenler, Çin Halk Cumhuriyeti’ne bağlılık yemini yapanların kamplardan çıkma ihtimal olduğu belirtilen yorumda evinde Kur’an olan, alkol içmeyen sakal ya da başörtüsü takanların ise radikal olarak tutuklanma riskiyle karşı karşıya olduğu belirtildi. 

Pakistan Başbakanı İmran Han’ın olaydan haberdar değilmiş gibi yaptığı ve “Uygurların yaşam koşulları hakkında hiçbir şey bilmiyorum“ dediği belirtilirken, İran’dan da Uygurlar hakkında hiçbir açıklama olmadığı vurgulandı. Arap ülkelerinin ise Temmuz ayında ortak olarak imzaladıkları bir sadakat metnini BM İnsan Hakları Komisyonu’na gönderdikleri ve  bu metinde  Çin’in Uygurlara karşı uyguladığı yaptırımları “gözle görülür başarılı“ olarak nitelendirdikleri belirtildi. Bu mektubu imzalayan 37 Afrika, Güney Amerika, ve Ortadoğu ülkeleri arasında  Kuveyt, Bahreyn, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır  Cezayir ve Suudi Arabistan bulunuyor. Öte andan Katar’ın bu metinden imzasını çekdiği de haberde yer alıyor. 

Suudi Arabistan Prensi Muhammet bin Salman Uygur Türklerinin kitleler halinde kamplara toplanmasını açıkça doğru bir adım olarak nitelerken, Çin’in ulusal güvenliği için anti terör kampanyaları radikallikten uzaklaştırma programları sürdürmesinin hakkı olduğunu Çin ziyareti esnasında televizyonlarda dile getirdi. Çin Suudi Arabistan orta menzilli füzeler  ve kitleler halinde hareket eden Blowfish Droneleri ihraç ediyor. 

Haber yorumda ayrıca Mısırda 90 Uygur öğrencinin iki yıl içinde göz altına alındığı bu öğrencilerin Çinli sorgucular tarafından sorgulandığı haftalarca hücrelerde tutulan öğrencilerin Çinli sorgucular tarafından yeşil, sarı ve kırmızı olarak üç grubu ayrıldığı bunlardan yeşil olanlar serbest kalırken, sarıların sorgusunun sürdüğü, kırmızı grupta olanların ise çine sürüldüğü bildirildi.. 

TİK TOK’TA UYGUR’A YER YOK

Çin merkezli sosyal medya platformu TikTok, Amerikalı bir genç kadının, Çin’in Uygur Türkleri’ni kampta tutmasını eleştirdiği videosunun ardından bir ay süreyle içerik koymasını engellemekle suçlandı. TikTok ise suçlamaları reddediyor ve söz konusu hesabın engellenmediğini söylüyor. Feroza Aziz, güzellik ve bakım tavsiyeleriyle başlayan videosunda önce kirpikleri kıvırıcı cihazla nasıl bakıma almak gerektiğini anlatıyor. Ardından Çin’in Uygur Türklerini Sincan Uygur Özerk Bölgesi’ndeki kamplarda tuttuğunu söyleyen Aziz, Çin’de gerçekleşen olayları, “yeni bir Holokost (Yahudi soykırımı)” olarak nitelendiriyor. Aziz daha sonra Twitter’dan paylaştığı mesajında TikTok’un yeni bir içerik koymasını engellediğini yazdı.

DÜNYA MİHRİGÜL’E AĞLIYOR

Çin’in Doğu Türkistan’daki zulmüne karşı tanıklıklılar yaşanan vahşetin boyutlarını da gözler önüne seriyor. Mihrigül Tursun da yolu Pekin’in vahşet kamplarından geçmiş bir kurban. Yaşadıklarını anlattığı ‘Başıma Gelenler’ isimli hikayesi Japon bir Manga çizeri olan Tomomi Shimizu tarafından çizgi roman haline getirildi ve internette yayımlandı.  

Çeşitli dillere çevrilen “Başıma Gelenler” adlı çizgi roman, son 2 günde tam 2.5 milyon kişi tarafından izlendi. Başta İngilizce, Çince ve Uygurca olmak üzere değişik dillere çevrilen çizgi roman, 29 yaşında genç bir anne olan Mihrigül Tursun’un, şartların Uygurlar için şimdikine kıyasla nispeten daha iyi olduğu 2017 yılında Çin’de yaşadığı akıl almaz ama gerçek olaylara dayanıyor. Mısır’da evlenen ve bu evlilikten üçüz bebeği olan Tursun, bebekleri ailesine göstermek için 2015 yılında Sincan’a gidiyor. Ancak daha Urumçi Havaalanı’na iner inmez elleri kelepçelenip üçüzleri elinden alınıyor. Ne suç işlediğini bile bilmeden kaldığı hapishaneden bir gün izin alıp bebeklerini görmeye hastaneye gittiğinde üç oğlundan birinin öldüğünü öğreniyor ve cesedi kendisine teslim ediliyor. Ölen oğlu ve hayatta kalan diğer iki oğlunun boyun bölgesinde ufak yara izleri olduğunu fark edip sorduğunda ise bebeklerin boyundan beslenmeleri için bu işlemin yapıldığını öğreniyor.  

Daha sonra Sincan’ın Çerçen Vilayeti’nde çalışmaya giden Tursun’a bir gün bir telefon geliyor ve Çin emniyeti tarafından, kendisi teslim olmazsa arananlar listesine konulmakla tehdit ediliyor. Mangada, çaresiz teslim olan Tursun’un, üç gün boyunca işkenceye uğradığı, yabancı ülke bağlantılarının sorulduğu anlatılıyor. 50 kişinin kaldığı ufak bir hücrede 24 saat ışık açık halde yaşamak zorunda bırakılıyor. Tursun’a ayrıca her gün rızası olmadan içeriği belirsiz iğneler enjekte ediliyor, daha sonra bu iğnelerin kısırlaştırma amaçlı olduğunu anlıyor. 

Üçüncü defa tutuklandığında artık öleceğini düşündüğü anda, çocuklarının çifte vatandaşı olduğu Mısır hükümeti devreye giriyor ve çocuklarını Mısır’a götürmesine izin çıkıyor. Ancak Çin hükümeti, Tursun’un iki ay içinde çocuklarını Mısır’da bırakıp Çin’e geri dönmesini sağlamak için Sincan’da kalan 26 akrabasını hapse atıyor. Büyük heyecanla döndüğü Mısır’da Tursun bir başka kötü haber alıyor: Eşi de Tursun’un peşinden onu aramaya gitmiş ve aynı şekilde Urumçi Havaalanı’nda yakalanıp 16 yıl hapse mahkum olmuştur. Mısır’dayken Çinliler Tursun’u sürekli rahatsız edip ülkeye dönmesi için baskı yapıyorlar, hatta yeteneklerine uygun bir iş vaat ediyorlar. Baskılara dayanamayan Mısır hükümeti Uygurları sınır dışı etmeye başlayınca Tursun son çare olarak ABD Büyükelçiliği’nden yardım istiyor. Tursun’un sığınmacı olarak kabul edildiği Amerika’da bile Çin’in tacize devam ettiği ve ülke içinde üç defa yer değiştirmek durumunda kaldığı belirtiliyor. Tursun şu an hâlâ ABD’de yaşıyor. “En büyük oğlum öldü, ne olursa olsun geri gelmeyecek. Ben de tüm cesaretimi toplayıp başıma gelenleri tüm dünyaya anlatmaya karar verdim” diyor. 

MİKDAT KARAALİOĞLU – Karar Gazetesi

Ayrıca Kontrol Et

Yılda 25 bin Uygur’un organı çalınıyor

Doğu Türkistan’da birçok insanlık suçu işleyen zalim Çin, Müslümanların organlarını çalıp organ ticaretinde kullanıyor. Çin’in …